Park halindeki bir araca başka bir aracın gelip çarpmasını andırıyor, dizinin müzikleri. İçerde dizisi'nin ilk saniyeleri birbirini kovalamaya başladığında kulaklarımıza çarpan şey Toygar Işıklı'nın açılış müziği oluveriyor. İnsanı hemen yakalıyor. Kıpırdayamıyorsun, zaping yapmak için kumandaya uzanmana izin vermiyor. Aklınıza gelen her konuda başlangıçlar çok önemlidir. Eğer başlangıç iyi değilse ya da sizi etkilemezse, gelişme ve sonuç ne kadar mükemmel olursa olsun hikaye çöp kutusunda sonlanır. Yapım ekibinin bu konuda dersini iyi çalıştığı belli oluyor. Hikaye ne olursa olsun, uygun müzik seçimi yapılmazsa verilmek istenen kurgu, alıcısını bulamaz.
Bu etkileyici girişten sonra Çağatay Ulusoy, Sarp rolünde üç numara saçları ile arz-ı endam ediyor. Sarp, korku filmlerindeki klişe koridorlardan birindeymişcesine isminin arka planında (etkileyici bir detay olmuş) snob tavırlarla yürüyor. Bildiğiniz gibi yürümek onun ilk ve en iyi yaptığı işidir. Ben yine de insaflı davranıp bilmeyenler için açayım. Yani konuyu... Çağatay Ulusoy, Best Model Of Turkey 2010 yılı birincisidir. Bence bu kadar açıklık yeterlidir, gerisini siz tamamlarsınız. Zekidir benim okuyucum.
İki saat on dakikalık ilk bölümün bir tarafından Ertan Kurtalan (senaristlerden biri), diğer tarafından da Toprak Karaoğlu (senaristlerden diğeri) tutmuş da ortadan ikiye ayırmışlar hissine kapılıyor insan. O insan benim. İlk yarı Sarp'a yani Özge Ulusoy'un abisi (recep ivedik 4'ten alıntıdır) Çağatay Ulusoy'a, ikinci yarı ise Mert'e yani Aras Bulut İynemli'ye rezerve edilmiş. Filmin kısa özeti, polis akademisinden mezun olmak üzere olan birbirinden habersiz iki kardeşin emniyet teşkilatı ve mafyaya sızmalarının ''İÇERDE MİSİN'' efsane repliği ile taçlandırılması şeklindedir. İlk defa hatamı mı yakaladınız yoksa? Filmin kısa özeti dedim, dizi değil. Çünkü bilen bilir, dizinin konusu efsane yönetmen Martin Scorsese'nin 2006 yapımı The Departed (Köstebek) filmine aittir. Bilmeyenler yan sekmeyi tıklatarak google amcaya sorabilirler. Yani özgün bir hikaye değil. Tıpkı ''46 Yok Olan'' gibi özgün değil. Cebimde ne çok taş biriktirmişim öyle.
Dizinin kadrosunda iki efsane duayenin olması en büyük lokomotiflerinden biri. Yıllardır özel hayranlığımın olduğu Mustafa Uğurlu ve elbette ki Çetin Tekindor. Sizin anlayacağınız, genç oyuncuların paraları ceplerinde kalmış. Bedava oyunculuk dersleri alıyorlar. Üstüne bir de bölüm başına dünyanın parasını alıyorlar.
Yönetmen yazan meşhur sandayeye kurulan isim ise Çağan Irmak'ın eski yönetmen yardımcılarından olan Uluç Bayraktar. Olmadı mı? Bu şekilde tanıyamadınız ise bir de şunu deneyelim. Ezel ve Karadayı dizilerinin yönetmeni Uluç Bayraktar. Sanırım şimdi olmuştur. Popüler kültür böyle bir şey işte.
İlk bölümde Yusuf Müdür ile Sarp'ın, Yusuf Müdürün ofisinde yalnız olmalarına (oyun yapıyorlarmış madem ama neden kapalı gişe?) rağmen hararetli kavgaları ile bölümün sonunda kucaklaşmaları soru işaretleri uyandırıyordu. Senaristlerimiz bu işaretleri, ikinci bölümde gidermeye çalışmış. Sarp kapıyı çarpıp gittikten sonra Yusuf Müdür kapıyı açıyor ve onu tekrar içeri çağırarak, sızma operasyonunu teklif ediyor. Peki buna şahit olan organize suçların dedektifleri, o kadar bağırış çağrıştan sonra bunlar sessiz sedasız dakkalarca ne konuştu acaba demişler midir? Ayrıca sızma teklifinin sahneleri çok cılız kalmış. Daha etkili, çetrefilli olmasını beklerdim. En azından Sarp'ın, hani saniyeler önce beni kovduydun? şimdi niye böyle büyük bir operasyon teklifi yapıyorsun? sorusuna, senaristlerin Yusuf Müdüre verdirecekleri zeka ürünü replikli cevabı beklerdim. Gelmese de ki gelmedi, beklerdim.
İlk bölümü Totalde ve AB'de ikinci olurken, ikinci bölümü 6,76 rating 17 share ile Totalde, 8,88 rating 23 share ile de AB'de zirveye yerleşti. Sosyal medyada yayımlandığı akşamlar en çok konuşulan konu (Trend Topic) olarak da büyük bir başarı elde etmeye devam edecek gibi görünüyor. Şimdiden büyük bir hayran kitlesi oluşturan ''İÇERDE'' dizisine başarılar diliyorum. Daha özgün konulu yapımlarda görüşmek üzere..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder