MEL GİBSON : BLOOD FATHER (2016)
” Bir adamın eline bir silah, bu kadar mı çok yakışır? ”
Mel Gibson‘ın baş rolünde oynadığı, ilk olarak 21 Mayıs 2016 tarihinde Fransa’da (Cannes Film Festivali) gösterime giren ”Blood Father” filmi, 2 Eylül 2016 tarihinde ”Kan Bağı” adı ile ülkemizde gösterime girdi.
Şartlı tahliye edilmiş eski bir suçlu olan John Link’in (Mel Gibson) evden kaçan ve yıllardır kayıp olan kızının başı uyuşturucu satıcıları ile derde girer. Kızımız başı derde giren her çocuğun yaptığı şeyi yaparak ”Baba beni kurtar” diyerek kayıp kız ünvanına son veriyor. Alkol, uyuşturucu ve kriminal hayatını bırakmış, eski püskü bir karavanda dövme yaparak hayatının kalan günlerini geçiren John Link’in (Mel Gibson) huzuru, günün birinde çalan telefon zili ile kaçıyor. İroniye bakın ya da dünyanın dengesine. Evden kaçan kızı dönüyor, bu seferde huzuru kaçıyor. Tabii bu tartışmaya açık bir konu. John Link tekrar suç dünyasına dönmek zorunda kalıyor, polis ve suçluların kıskacında kalıyor ama kızına kavuşuyor. Kızının kaçtığı ev de annesinin evi. Çünkü hayatının uzun bir bölümünü hapishanede geçirmiş, kızına babalık yapamamış, karısından boşanmış olan John Link, kızının evden kaçmasının müsebibi olarak kendisini suçluyor.
Bu vicdani azabından kurtulmak için polise kayıp başvurusunda bulunuyor ve ilanlar ile her yerde kızını arıyor. Ancak ihtiyacımız olan herhangi bir eşyamızı o esnada değil de ihtiyacımız olmadığı anda bulmamız gibi John Link’in umudunu kestiği bir anda onu arayan kızı oluyor. Biz de öyle değil miyiz? Genel olarak başımız sıkışmadan anne babamızı aramak aklımıza gelmiyor. Suç dünyasının içindeki kızımız, çete liderini sehven öldürünce babasına sığınıyor. Baba da baba yani. Canını ve şartlı tahliyesini yakma pahasına kızını kötü adamlardan korumak için elindeki silahtan geleni ardına koymuyor.
Mel Gibson faktörü olmasa vasatın üzerine çıkamayacak bir film. Nedeni konu ve kurgunun tek düze ve sığ işlenmiş olması. Filmin an itibari ile imdb‘den aldığı 6,4 puan’ın 6’sı 61 yaşında olan usta aktör Mel Gibson’a ait. Güle güle kullansın.
Babanın kızını kötü adamlardan koruma filmleri diye bir kategori oluşmuş bulunmaktadır. Pek çok örneği vardır. Şüphesiz içlerinden en başarılısı da, ilk olarak 27 Şubat 2008 tarihinde Fransa’da gösterime giren ”Taken” filmidir.
İkisinin de ilk olarak Fransa’da gösterime girmiş olması, ilginç bir tesadüf. Ülkemizde 9 Mayıs 2008 tarihinde ”96 Saat” ismi ile gösterime giren, Liam Neeson‘ın oyunculuk dersi verdiği filmin adı neden orijinal dilinde çevrilmez anlamak mümkün değil. Sanki kötü bir film ilgi çekici bir isim ile gösterime girerse, gişe yapacakmış zannediliyor. Bu uygulama yüzünden nice güzel filmleri, saçma sapan isimlerle anmak zorunda kalıyoruz.
Allah’tan Mel Gibson’ın uzun yıllar daha güzel filmlere imza atmasını diliyor, güzel kısmının altını çizerek esenlikler diliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder